Cumartesi Anneleri/İnsanları ve insan hakları savunucuları, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini öğrenmek ve faillerin yargılanması talebiyle bir kez daha Galatasaray Meydanı’nda basın açıklaması yapmak ve karanfillerini bırakmak için buluştu.
Artı Gerçek’ten Ezgi Yıldız’ın haberine göre, 987’nci hafta buluşmalarında 19 yaşındayken İzmir’de gözaltına alındıktan sonra bir daha haber alınamayan Murat Yıldız’ın akıbetini sordu. Yıldız’ın kayıp öyküsünü gözaltına kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun okudu. Açıklamanın ardından Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız konuşmaya yaparak oğlunun faillerinin yargılanma talebini yineledi ve haklarında verilen AYM hak ihlali kararını hatırlatarak, “Ana da benim Anayasa da benim” ifadelerini kullandı.
‘AYM KARARLARINA KOŞULSUZ UYUN’ ÇAĞRISI
Besna Tosun AYM kararının tüm şartlarıma uyulmamasına tepki göstererek “Bariyerlerin önünden devleti yönetenlere sesleniyoruz: Hiçbir anayasal, yasal zemini olmayan Galatasaray yasağına, kısıtlamalara ve yargı baskısına son verin” dedi.
Kaybedilişinin 29’uncu yılında Murat Yıldız’ın kayıp öyküsünün ve akıbetinin açıklanmasını talep eden açıklamanın devamında öne çıkanlar şöyle:
“19 yaşındaki Murat Yıldız İzmir’de annesi ile birlikte yaşıyordu. Bir kafede otururken çıkan tartışmada silahla havaya ateş ederek olay yerinden uzaklaştığı için polis tarafından aranmaya başladı. Annesi Hanife Yıldız’ı karakola götüren polisler ‘Murat hemen gelip teslim olursa ifade vererek serbest kalacak’ dedi.
‘YILDIZ VE YAKINLARI EMNİYETE TESLİM OLDU’
Bunun üzerine 23 Şubat 1995 tarihinde Murat Yıldız, avukatı, kuzeni ve annesi ile birlikte, İzmir Bornova Özkanlar Asayiş Şubesi’ne giderek Komiser Ramazan Kaya ile polis memuru Tahir Şerbetçi’ye teslim oldu.
Aradan üç gün geçtiği halde Murat eve dönmeyince anne Hanife Yıldız, Bornova Özkanlar Asayiş Şubesi’ne gitti ancak sorularına net yanıtlar alamadı. Çelişkili açıklamalar karşısında Hanife Yıldız ısrarını sürdürünce yetkililer, Murat’ın emniyette verdiği ifadesinde silahı İstanbul Kartal’da sakladığını söylediği için onu polisler Tahir Şerbetçi ve Şah İsmail Öztürk nezaretinde İstanbul’a gönderdiklerini, yolda Murat’ın feribottan denize atlayarak kaçtığını ve tüm aramalara rağmen bulunamadığını iddia ettiler.
‘POLİSLERE BİR LİRA 18 KURUŞ PARA CEZASI VERİLDİ’
Anne Hanife Yıldız’ın ‘Oğlum kendi isteğiyle teslim oldu. Hapis cezasını bile gerektirmeyen bir suç isnadı karşısında neden kaçsın?’ itirazı boşlukta kaldı. Murat’tan bir daha haber alınamadı. Hanife Yıldız, Bornova ve Gebze Cumhuriyet Başsavcılıklarına başvurdu. Gebze 2. Asliye Ceza Mahkemesi, beş yıl süren yargılama sonucunda Murat Yıldız’ın feribottan atladığını gören tanık olmamasına rağmen sanık polislerin beyanını esas aldı ve onlara yalnızca ‘görevi ihmal’den günümüz parasıyla 1 lira 18 kuruş para cezası verdi.
DOSYAYA TAKİPSİZLİK KARARI
İHD avukatı Gülseren Yoleri 2015 yılında Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak Murat Yıldız için yeniden soruşturma açılmasını talep etti. Açılan soruşturma iki yıl sonra takipsizlikle sonuçlandı. Takipsizlik kararına yapılan itiraz da reddedildi. Bunun üzerine Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapıldı. Kamu görevlilerinin sorumlulukları altında meydana gelen ölümler veya kaybetmelerde suça karışanların hesap vermelerini sağlamak devletin görevidir.
‘YENİDEN YARGILAMA YOLU AÇILSIN’ TALEBİ
Murat Yıldız’ın gözaltında kaybedilmesi ile ilgili yürütülen adli süreç maddi gerçeği açığa çıkarmadı, faillerin cezalandırılmasını sağlamadı. Mahkemenin verdiği karar yaşam hakkını koruyan ulusal ve uluslararası hukukun ihlali suretiyle verildi. Bu yüzden Anayasa Mahkemesi dosyada devam eden ihlali ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yolunu açmalıdır.”
‘ALANI KAPATARAK AYIPLARINIZI KAPATAMAZSINIZ’
Basın açıklamasının ardından konuşma yapan anne Hanife Yıldız, AYM’nin verdiği hak ihlali kararına rağmen bariyerlerle kapatılan meydana tepki gösterdi. Yıldız, şunları söyledi:
“Ey bizi burada görmezden gelenler kulaklarını tıkayarak haykırışlarımızı duymayanlar. Bizi susturarak yasaklayarak alanımızı kapatarak ayıplarınızı kapatamazsınız. Acılarımız da dinmiyor, işkencehanelerde canlarımızı yok ederek, mezarsız bırakarak unutturduğunuzu mu sandınız? Biz unutmadık buradayız. Gözaltına da alsanız, kelepçe de taksanız bizi yıldıramadınız siz kaybettiniz. Açın şu alanı, ana da benim Anayasa da benim. Olan hakkımı size bırakmayacağım. Hep oğlumu aynı alanda soracağım.”
(HABER MERKEZİ)